Söz uçar, yazı kalır

Dildeki bir sesi gösteren işaretlerden her birini kullanarak, düşüncenin düzenle tespit edilip aktarılması...
Ekşi’de dedikleri gibi, beynin kağıda damlaması; duyguların, düşüncelerin görünür hale gelmesidir yazı.
Yazı,
İnsan hakları bildirgesidir, Nazım’ın şiirinde hasrettir yazı.
Babanın oğula vasiyetinde öğüt, Mehmetçiğin mektubunda özlemdir yazı.
Nikah defterinde aşktır, okul kaydında gelecektir yazı.
Mevlid’de övgüdür, reçetede şifadır yazı.
Jules Verne’nin satırlarında hayaldir, Nutuk’ta bir ulusun destanıdır yazı.
Senette taahüttür, takdirnamede gururdur yazı.
Güzel yazı defterinde mavi kurdeledir, gazetede haberdir yazı.
İdam kararında ölüm, doğum belgesinde yaşamdır yazı.
Söz uçtuktan sonra geride kalan yegane şeydir...
İlkokula başladığımızda titreyen ellerle çabalardık yazmaya, babamızın dolmakalemiyle attığı imzaya gıptayla bakar, kargacık burgacık harflerimizden hicranlanırdık. Kurşun kalem kullanır, defalarca silmekten defterimizi yırtardık. Büyüyüp tükenmez kaleme terfi etmek isterdik.
Büyüdük...
Üniversitede, hızla ders notları tutmaya çalışırken mi ihmal ettik onu? Yoksa çoğu konuda aldırışımızı kaybettiğimiz gibi ona da önem vermez mi olduk?
Yazı, dildeki bir sesi gösteren işaretlerden her birini kullanarak, düşüncenin düzenle tespit edilip aktarılmasıdır demiştik. Yani ağzımızdan çıkan sesleri ifade eden harfleri yan yana diziyoruz yazarken. Sesten yola çıkarak yazıyor, tersinde de yazdıklarımızı sese dönüştürerek okuyoruz.
Buradan yola çıkarak diyeceğim o ki; sesli harfleri yazıda kullanmayı boş ve gereksiz sayanlar, yazdıkları gibi konuşsun. Öyle yazmaları normalse, öyle konuşmalılar.
Hak etmiyor...
Yedi harflik "Merhaba"yı üç harfe indirmekle sözde edilen tasarrufu hak etmiyor.
Virgülün, kesme işaretinin, ünlemin ve noktanın ondan esirgenmesini hak etmiyor.
Hak etmiyor, küçük harfle başlamayı, stenoya dönmeyi...
Yazıya hak ettiği önemi verenlere selam olsun...
Sevgilerimle
240948 kez okunmuş Şahnur Karaağaç

Yorumlar

KEMAL MAMAN 26 Ocak 2007, Cuma
Öncelikle yazılarınızı severek okuyorum.Bence siz daha çok yazmalısınız.


Jacques Reverdi 31 Ocak 2007, Çarşamba
Reklam ve PR arasında bir yol vardır. Siyah mürekkeple çizilmiş bir yol. Yazmaya devam ediniz, söz uçar belki ama önemli olan okuyucu da uçurmak. Sizi okudukça ayaklarım yerden kesilmeye başlıyor artık.

yılmaz selvitop 6 Şubat 2007, Salı
Öncelikle uzun yıllardan sonra tekrar karşılaşmanın mutluluğunu yaşarken senin yaptıklarını ve de gelmiş olduğun noktayı görünce mutluluğum bir kat daha arttı. Şunu da bilmeni isterim artık yeni bir okuyucun oldu. Sağlıcakla kal.

yasin aydın 21 Şubat 2007, Çarşamba
Bu güne kadar bu siteye çok girdim ama sizin yazınızı ilk defa okuyodum ve çok etkilendim.Ben gazi üniversitesi halkla ilişkiler ve tanıtım 2. sınıf öğrencisiyim, yazı konusunda; çok şey okudum, hocalarımdan çok uyarı duydum ama sizinki kadar etkili olmadı.Bundan sonra yazı yazarken özeb göstereceğime emin olabilirsiniz.

KEMAL MAMAN 22 Şubat 2007, Perşembe
Yorumlarınız, yazılarınız, düşünceleriniz hepsi her şey çok mükemmel. Bu arada bugün son yazınızı okuyorken şu olay dikkatimi çekti. HİD e üye olduğunuz öğrendim ve mükemmelliyete giden yol ordan geçiyormuş.

Şahnur KARAAĞAÇ 23 Şubat 2007, Cuma
Kemal Bey22 Şubat tarihli yorumunuzu kime hitaben yazdığınızı tam olarak anlayamadım. Eğer bana hitaben yazdıysanız iyi düşünceleriniz için teşekkür ederim ancak HİD´e üye olmaktan söz etmişsiniz, ben HİD (TÜHİD) üyesi değilim.
Kolaylıklar Dilerim


Erdoğan Karaca 26 Şubat 2007, Pazartesi
Yanlış anlaşılan bir doğrudan daha tehlikeli bir yalan yoktur”Yanlışın en kestirme yolu:
Yabancı dillerle kirletilmiş bir Türkçe’dir.
Yabancı dillerle kirletilmiş Türkçe ağzımızı bozar.
Bozuk ağız, aklımızı, fikrimizi, bizi bozar. Aramızı bozar.”
Bu cümlelerle başlayan bir halkla ilişkiler kampanyası, Ne anlatıyor, ne öğretiyor, ne yapmamızı istiyor bizden? Basit, anadilde eğitim tartışmalarının sıklıkla yer aldığı medyada yozlaşan bir Türkçe, deforme olan bir Türkçe o kadar da yer almıyor, bu yozlaşmaya, bu deformasyona hiç kimsenin sesi çıkmıyor, sesi çıkan bir grup insan, bir grup öğrenci ve uzman. Kendi çabalarıyla kendi emekleriyle bu kampanyayı hazırladılar. Kutluyor, destekliyorum bu insanları. Giderek “Amerikanlı”laştırılan bu dünyada dilimizi koruyalım, daha iyi anlaşıp, anlayıp, anlaştıralım, buluşturup kaynaştıralım ki kültürümüzü, değerlerimizi kendi ellerimizle yok etmeyelim. 1919 yakılan bu meşaleyi söndürmeyelim.
Sonra bu cümlelerle devam eder:
““Güneş ufuktan şimdi doğar” diye yürümeye başladık.
Düşümüz o ki: Katılmanızla katkılarınızla el lele koşacak,
çağdaş uygarlığı aşmak için yeri geldikçe uçacağız da.”
Lütfen bu linke bir göz atın.
http://www.ahid.org.tr/tr/temizturkce/kampanyamiz.html
Bu kampanyanın yaratıcısı sevgili Ali Kalıpçı hocama çok teşekkür ediyorum.


ibrahim kodabey 2 Mart 2007, Cuma
EN DEĞERLİ YAZIMIZ VE DİLİMİZYazınız gerçekten çok etkileyici ce anlamlı.Ne yazık ki bu bilişim ortamında hızlı yazabilmek için kelimeleri ve cümlelerin sesli harflerini çıkartarak bozulmuş bir teknolojik iletişim kurmaya çalışıyoruz.aslında biz kaybediyoruz.Bu bozuk yazı yazmak sosyal yaşamımızı da olumsuz etkiliyor ve kelimeleri düzgün telafuz etmekte zorlanıyoruz.İlkokuldaki o yazı sevincini hepimiz çok güzel yaşamışızdır.Oysa şimdi,eskiden öyleydi yani teknolojik gelişmeler olmadan önce diyebiliriz.
Lütfen KAMUOYUNA YANSIYAN HERŞEYİ DÜZGÜN KONUŞALIM VE YAZALIM.DÜNYANIN YAZILIŞI,OKUNUŞU VE ANLAMI AYNI OLAN TEK KOLAY DİLİ OLAN TÜRK DİLİ´Nİ KORUYALIM VE ÖRNEK OLALIM...


ulifet plava 5 Mart 2007, Pazartesi
Merhaba "harika" bir yazi yazmissiniz.. sizi kutluyorum yazi yazmak cok zor bence cunku hisetiklerini anlatmak ifade etmek nerdeyse imkansiz...fakat siz okadar guzel ifade etmissiniz ki...!beden dili bize her zaman yardim eden bir faktor fakat yazida bunun cok eksigini goruyoruz ama sizin gibi guzel yazan guzel ifade eden heralde cok eksigini duymuyosunuz....tesekurler...devami gelecek mi?


GÜRSU 5 Mart 2007, Pazartesi
Evet Dogru bir şeçim olmuş.Kutlıyorum Dogru bence haklısınız yazmaya devam etmelisin bence bu yazı çok güzel olmuş inan okudukça tekrar okuyorum bence de iyi bir konuya değinmişsin sağol.Başarılarını dilerim

Kemal Maman 6 Mart 2007, Salı
Merhaba Şahnur Hanım,Size istinaden yazmıştım en son ama üye değilmişsiniz, olsun sorun değil. Fakat bence üye olabilirsiniz, faydası oluyor. Ayrıca son yazın yine çok içten ve okunuldukça dahada güzel şeyler ortaya çıkıyor ve devam etmelisiniz.
Şahnur Hanım en en en iyisi olmak için yazmak ve doğru şeyler vermek kadar güzel şey yok.


Hülya SEMİZ 4 Nisan 2007, Çarşamba
Merhaba Şahnur Hanım,Yaznınız için sizi kutluyorum. İyi bir ifade ile yazmışsınız.
Kolaylıklar dilerim


çiğdem 5 Nisan 2007, Perşembe
kesinlikle bu konuda hemfikiriz diyebilirm her verilen sözler keşke tutulsa ama yazılar kalıcı diyebilirim gerçekten güzel bir yazı tebrikler....

Ali SANCAR 9 Nisan 2007, Pazartesi
Yazanın önemini yaşamın kalıcılığına dayatmak yerine yaşama sonradan eklenen ve dönem dönem rutin olarak hayatın yerine ikame edilen(ya da ettirilen) okul, evlilik ve benzeri etkinliklerin toplumsal tarhin kirliliğinde kaybolmasın dilerdim. Ancak bireysel tarihimiz olan yazıda sembollerin kabul görmüş, makul popülerleşmiş tavırların yansıması olarak anlatılması beni çok üzdü. Çünkü ben sizin yazılarınızdaki inceliğin kültürel tarihin anlatılması gibi önemli bir misyona sahip olduğunun farkındayım.Daha ileri ve un uca gitmeden denizi göremezsek hayalerimiz hep maviyi anlatıldığı gibi düşünür ama ..... renksiz kalmak da bu olsa gerek...
Saygılarımla


Muhsine Gülgün 10 Nisan 2007, Salı
Sayın Ali Sancar´ın ne demek istediğini ,ve ne anlatmak istediğini anlayamadım...Sayın Şahnur Karaağaç´ın bir kalemle... kağıda yazılan el yazısının önemini ve Kaligrafi Sanatını burada anlattığından başka nasıl tanımlayabilirdi acaba..?

Ali SANCAR 16 Nisan 2007, Pazartesi
Beni anlamak değil problem, kendi penceresinden yaşamı tanımlamak gerçeğin yalnız subjektif tanımı ile aynıdır. Dil ayrıksı durmanın aracı. Kültürünn evrenselleşmesi için ortaklaşa yapılan bölüşülen ve tartışılan yeni semboller bulunmuştur. (BKZ Sinema, Resim,vb)

Kemal BALIKUV 16 Nisan 2007, Pazartesi
İnsan bazen yapmaması gereken şeyleri yapar ve onları itiraf etmesi gerektiğiğni düşünür fakat yapamaz ya, biz de aynı durumdayız.Aslında haykırmalıyız Türkçeyi nasıl katlettiğimizi fakat yapmıyoruz.Sözcükleri kısaltmak, noktalamaları esgeçmek daha cazip geliyor nedense.Oysa kendimizi en iyi şekilde ifade etmek varken niye azaltıyoruz? Niye giderek kolaya kaçan insanlar olduğumuzun farkına varmıyoruz?
Sayın Şahnur Karaağeç çok güzel bir yazıydı.Paylaştığınız için teşekkür ederim.


ceyda 20 Nisan 2007, Cuma
öncelikle yazdığınız yazıyı gıpta ile okuduğumu söylemek istiyorum.hakikatten çok güzel konulara değinmişsiniz ´yazı´çok önemli bir sanattır.bizleri tekrar bu konuda bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.

selmancakan 18 Mayıs 2007, Cuma
ben hakla ılıskıler bolumu 1.sınıf ögrencisiyim ve nerede nasıl is bula bilirim ve bu alanda ilerlemek ıcın neler yapmam gerekıyo yardımcı olursanız sevınırım

Repeka 22 Mayıs 2007, Salı
Sayin selmancakan,Oncelikle boyle bir yazinin altina boylesi bir Turkce ile yazdiginiz icin saskinligimi ifade etmek istiyorum. Halkla iliskiler alaninda calismak istiyorsaniz oncelikle ve oncelikle yapmaniz gereken duzgun Turkce ile yasamak, duzgun Turkce ile yazmak ve konusma dili ile yazi dili arasindaki farki ogrenmektir.
Sahip oldugunuz bu yazi dilini okuyan birinin sizinle calismak isteyecegini hic zannetmiyorum


murat tunçelli 23 Mayıs 2007, Çarşamba
öncelikle böyle bir konuyla ilgili yazdığınız için teşekkür ederek başlamak istiyorum ama atladığımız bir konu var bazen yazıların hükmünün bittiği ve bireylerin sadece sözleriyle hareket ettiği bir toplumda yazıya değer veren bireylerin değer verdikleri ögeleri hiçe saymaları...yazılarınızı daha sık yazmalısınız bence mesela bir sonraki konunuz USLUP ÇOK ÖNEMLİ olabilir saygılarımla

Raziye Ünal 23 Mayıs 2007, Çarşamba
Merhaba sevgili kardeşimsöz uçar yazı kalır yazınız çok güzel böyle güzel yazdığınız için tebrik ederim. Rabbim sizi iyiliklerden ve güzelliklerden ayırmasın /selam ve saygılarla


Metin Semiz 29 Mayıs 2007, Salı
Merhabalar,Yazılarınız, düşünceleriniz ve aktardıklarınız hepsi çok mükemmel.


Hasan 24 Temmuz 2007, Salı
Merhaba Şahnur Hanım,Bence cok muhteşem. İyi bir ifade ile yazmışsınız bu yazıyı
Tebrikler ediyorum


Ali Rıza 13 Eylül 2007, Perşembe
merhaba Şahnur Hanım.Ne de güzel iafade etmişsiniz. insan hüzünleniyor okudukça, yitip giden değerlerimize.önce hiç acımadan yozlaştırılan Türkçemiz ve sonra o güzel dilimizin sayfalara neredeyse tüm uzuvları kopartılırcasına serpiştirilmesi.ne yazıktır ki Türkçemizi güzel konuşan insanları artık saymak mümkün olacak..Tüm bu gerçekler apaçık ortadayken birşeyler yapmak yerine gündengüne türeyen TV dizilerinde enteresan aksanlar kullanılması da malesef yangına körükle gitmek oluyor..Ne mutlu sizin gibi bilinçli olan, birşeyleri düzeltmek adına çaba harcayan insanlara.Kaleminizin önünde saygıyla eğiliyorum.


HALE SCHWARTZ 20 Eylül 2007, Perşembe
Merhabalar oncelıkle gecen gun gazetelerde cıkan bır haberı sıze aktarmak ıstıyorum ben kanadalı bır turk olarak gercekten dahi olarak nitelendirilecek bir insanın haberını sızınle paylasmak ıstıyorum LEVENT DOGRU adında kanadalı bır ogrencının azmı muhtesem bır kultur muhtesem bır alt yapıya sahıp ınce fıkırlı ve gercek bır turk wındsor unıversıtesınden bolum bırıncısı olarak mezun oldu yokluk ve sefalet gunlerınde bıle pes etmedı turkıye onunla gurur duymalı

hakan 7 Kasım 2007, Çarşamba
yazidir adami adam eden okuyup yazmayanlarinyazamayanlara nasil bakarsiniz siz
burdaki büttün yazilari begeniyle okuyup takip ediyorum ,bende yazmayi coook seviyorum


RABİA 4 Ocak 2008, Cuma
Merhaba tesadüfen rastladım diyebilirim,başarılı bir anlatım,güzel uslüple yazılmış bir yazı,doğru tesbitler için kutlarım

baran 25 Ağustos 2008, Pazartesi
yazınızı büyük bir hayranlıkla okudum fevkaladenin fefki dedikleri bu olsa gerek ama bazı cümleleriniz bana çalıntı gibi geldi tabi az mürekkep yalamış biri olarak bu konuda fazla kanıt sunamıyorum nereye nokta virgül koyamayışımdan belli olsa gerek ama düşünüyorumda yazınız okadar gerçekçi akıcı yalın ve dosdoğruydu ki belkide kulağım bu hatırlatıcı cümlelerinizi çekemedide bana bunları soöyletti neolur yazmaya devam doğunun en karanlık yerlerinden bile okunuyorsunuz bunu biliyormuydunuz sevgilerle

BİLGE 21 Kasım 2008, Cuma
Gerçekten tebrikler çok güzel bir yazı ve de çok doğru. Türkçemizi yitirmememiz adına herkesin duyarlı olmasını istiyorum. Lütfen mesajlarımız da kelimelerimizi kısaltmayalım arkadaşlar.
Adem Memiç 11 Aralık 2012, Salı
Siteyi daha bu gün keşfettim..Ve ilk okudugum yazı oldu ve rabbim kalem tutan ellere kuvvet versin..Mürekkebiniz hiç bitmesin..