Bazı zamanlar vardır utanırsınız...
Köşe Yazısı - 15 Mayıs 2014, Perşembe

Bazı zamanlar vardır utanırsınız...
Dostunuz dara düşmüşken kendiniz için alışveriş yapmaktan,
Yıllar önce annesini kaybetmiş birine, Mayıs'ın ikinci Pazar'ı için yaptığı davete, annenizi ziyarete gideceğiniz için icabet edemeyeceğinizi söylemekten utanırsınız...
Elindeki ağır torbalarla zar zor yürümeye çalışan birinin yanından elinizi sallayarak geçmekten,
Şehit düşen bir Mehmetçiğin haberiyle kahrolup yanıbaşınızdaki oğlunuza sarılmaktan, kokusunu içinize çekmekten utanırsınız...
Evlat, eş, baba acısıyla kavrulan yürekler varken profil resminizde gülümseyen fotoğrafınızdan utanırsınız...
Kömür karası bir karanlığa sıkışmış canlar varken, evden dışarı çıkıp parlayan güneşe ellerinizi siper etmekten,
Derin bir nefes çekip, ciğerlerinize temiz hava doldurmaktan utanırsınız...
Bu gibi zamanlarda bazı anlar da vardır ki öfkelenirsiniz...
Yüzlerce işçi kardeşimizin hayatını kaybettiği, onlarca yaralının bulunduğu Soma faciası yüreklerimizi yaktı, hepimizi derin bir yasa boğdu. İsimler okunuyor, acı feryatlar yükseliyor, evlere ateşler düşüyor.
Mahsur kalan madenci kardeşlerimizden acı haberler gelmeye devam ediyor, her geçen saat ümitler azalıyor, hassasiyetler artıyor...
Ortak acıların, büyük kederlerin paylaşıldığı bu gibi zamanlar beraberinde herkes için büyük sorumluluklar da getiriyor. İnsani, vicdani sorumluluklar.
Biz iletişimcilere de düşen sorumluluklar...
İnsanlar, ekmek kavgasında yitirilen onca canın acısıyla madenden bir güzel haber almak umuduyla, TV kanalları arasında mekik dokuyor. Bazı kanallar Soma'dan yayınlarını sürdürürken bazı kanalların ise köşelerinde siyah birer kurdeleyle dizi, film ve vur patlasın çal oynasın canlı eğlence programı yayınlamaları öfke yaratıyor.
Gelişmeleri anbean takip etmek ve kederi dostlarla paylaşarak azaltmak isteyip sosyal medya hesaplarına girenleri ise türlü düşüncesizlikler bekliyor...
Facebook hesabımızın anasayfasında bizi; internetin her yerine pıslayarak iz bırakmayı (evcil hayvan sahipleri bilir) sosyal medya yönetimi sanan bazı markaların pembe kalplerle bezeli sayfa reklamlarının karşılaması çileden çıkarıyor.
Kimin umurunda olur?
PR şirketlerinden her gün aldığımız yüzlerce sayıdaki basın bülteni böylesi yas zamanlarında her duyarlı iletişimciden bekleneceği üzere yok denecek kadar azalıyor genellikle. Bu gelen bültenler de ya başsağlığı mesajına ya olaya ilişkin ilgili kurumların açıklamalarına ya da davet, toplantı ve etkinlik iptallerine yönelik oluyor.
Öyle ya, yoksa kimin umurunda olur ki dünden bu yana gelen 'mail'lerdeki; "yeni tablet modelleri sektörü sarsıyor", "klima teknolojisiyle ayaklarınız hava alsın", "çayın keyfi filanla çıkar", "falanca, kurumlara özel yeni notebook modellerini sunar", "filan erkek koleksiyonu yaza hazır", "bebek cildine nazik dokunuşlar" gibi bültenler...
Kimin umurunda olur? Kimin?
Elimizden tutan, kalbimize dokunan...
Şirketler, markalar, Sabah, Hürriyet gibi gazetelere tam sayfa başsağlığı ilanları veriyor...
Bir ulusal gazeteye tam sayfa ilan vermenin bedeli ortalama 45 bin lira!
Keşke, bu büyük acıyı paylaştığımızı bilin istedik diyerek bi' mini ilan verseler, tam sayfa ilan bedelini Soma ile paylaşacağız deseler, "elimizden tutan, kalbimize dokunan" markalar arasında yer alsalardı...
Bu milletin çok anlamlı adetleri vardır...
Cenaze evinde yemek pişmez mesela, üzüntüden yemek düşünecek halleri yoktur çünkü. Konu komşu seferber olur, taziyeye giderken karınca karınca yemek taşır kederli haneye...
Büyük felaketlerde kazazedelere destek olmak mesela, ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak, yardım eli uzatmak. Hiçbir şey kayıplarını telafi edemez ama bir nebze olsun acılarını hafifletmeye çalışmak...
Bazı markalar hazırladıkları yardım kolilerini Soma'ya gönderdiler, bazıları gönderme hazırlığındalar.
Bu noktada markalara söyleyebileceğim tek şey, Allah sizlerden razı olsun...
Bazı markalar ise yaptıkları yardımlar için PR şirketlerine basın bültenleri yazdırdılar, bazıları yazdırma hazırlığındalar.
Bu noktada iletişimci dostlarıma söyleyebileceğim tek şey, müşterilerinizi insanlığa davet ediniz, yardımları pazarlama iletişimi unsuru haline getirmelerine aracı olmayınız.
Bu milletin çok anlamlı atasözleri vardır...
"Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli" diye mesela...
Çünkü insan onuruna saygı bunu gerektirir, yardımın gizli olanı ecirlidir.
Davul çalarak ilan edileni değil...
Dilerim, Soma faciasında hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizin mekanları cennet, Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun.
Dilerim, yaralılarımız hem bedenen hem ruhen en kısa zamanda sağlıklarına kavuşsun. Allah geride bıraktıklarına ve tüm sevenlerine dayanma gücü versin. Hiçbir zaman böylesi acılar yaşatmasın...
6899 kez okunmuş Şahnur Karaağaç
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmış olmalısınız.