Alışveriş Merkezi diye bişey...
Köşe Yazısı - 5 Nisan 2005, Salı

Bu hısım akraba nedense, tatile geldiklerinde değil, Almanya'ya giderlerken uğrarlardı hep. İşte o zaman anlattıklarını dinler de olmaz öyle şey derdik.
-"Bizim Almanyada bi kiosklar var, ya Ahmet Abi bi görsen, kocaman bi dükkan düşün, yok daha kocaman, hani bu sokağın başından tut trafoya kadar. A işte o kadar büyük, gez gez bitmez. İçinde araba da var, buzdolabı da, fanila da satıyolar, gece lambası da, makarna da var çikolata da"
-Tabi tabi (Ya madem her bişey bi arada, niye elin boş geliyosun be adam, mübalağa ediyo yahu. Ne o öyle bi dudağı yerde bi dudağı gökte gibi)
1988 yılında Ataköy'de açılan ilk alışveriş merkezi Galleria ile hayatımız değişti. Her ne kadar ticari bir amaçla açıldıysa da bir nevi "gezmeye gitme" yeri oldu bir çoğumuz için. Evini toparla, yemeğini yap, al çocukları doğruca yürüyen merdivene binmeye...
Galleria ile birlikte Alışveriş Merkezi kültürü hayatımıza girmişti ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Takip eden yıllarda Capitol, Akmerkez, Carousel, Carrefour (Sa), Migros ve Profilo gibi merkezler açıldı. Hem alışveriş yapıp yemek yenebiliyor, hem sinema izleyip piyasa yapılabiliyordu.
Carousel'in açılmasıyla Galleria, Carrefour'un açılmasıyla Capitol kan kaybetti.
Sonraları Nautilus'ta tuz biber ekti Capitol'un durumuna. İçlerinden biri vardı ki eğrisi hiç inişe geçmeyen,
genelde beş yılı deviren alışveriş merkezlerinin aksine aşağı bir trend göstermeyen; Akmerkez.
Alışveriş Merkezlerinin ziyaretçi sayıları ve satış hacimleri haftanın günlerine, hatta mevsimlere göre değişkenlik gösterir. Pazartesi, Salı günleri oldukça düşük olan bu hacim, Cuma'ya doğtu hafif artan bir eğilim gösterirken Hafta sonu son noktayı koyar.
Kış aylarında, ziyaretçi sayıları yükselirken, baharla birlikte hafifler, yaz ayları ise mağazaların komşu mağazaları ziyaret etmelerine, misafirliklere dönüşür.
Bayram arifeleri, Aralık ayı ve Sevgililer Günü adeta kurtarıcı olarak görülür. Bayramlarda alışveriş merkezleri izdihama varan kalabalıklara sahne olsa da bu kalabalığın yazar kasalara yansıması sadece market bölümlerinde, sinema ve fastfood katlarında görülür. Bu kalabalığın büyük bölümü ya yürüyen merdiven gezintisi ya da vitrin gezmesi için gelmiştir.
Alışveriş merkezlerinin yonetimi ve halkla ilişkiler bölümleri, mekanın özel gün konseptli dekorasyonu ile üstlerine düşeni yaptıkları gibi genel bir yanılgı içindedirler çoğunlukla. Carousel örneğindeki gibi kimi gerçekten de sadece dekorasyonu için bile görülmeye değer oluyor zaman zaman.Ancak tüm bir yıla ve özellikle yaz aylarına yönelik istikrarlı çözüm geliştirebildiklerini söylemek güç.
Belki konumu itibariyle hitap ettiği semtlerin sosyo-ekonomik yapısından, belki sürdürdüğü başarılı halkla ilişkiler faaliyetleri açısından, Akmerkez içlerindeki farklı yerini koruyor. BBG evinin Hülya'sına isim oluyor, İbrahim Tatlıses'ten, Okan Bayülgen'e, Deniz Akkaya'ya kadar bir çok ünlü onunla birlikte anılıyor, insanlar "Ayakkabılarını nerden aldın?" sorusuna mağazanın adı yerine "Akmerkez'den" diye yanıt veriyorsa,
bu gün halka arz adına talep topluyorsa, birileri bu merkezi marka yapma yolunda, bir şeyleri doğru yapıyor demektir.
Diğerleri de o şeyleri aramaya başlamalı, zira yer seramiklerini değiştirmek, kolonları kaplamak kafi gelmiyor, büyük mağazaların bir biri ardına kapanmasına engel olmuyor...
7404 kez okunmuş Şahnur Karaağaç

Yorumlar

Erdal Tasar 5 Nisan 2005, Salı
Bence Akmerkez´in bu kadar tutmasında bölgenin sosyo-ekonomik durumunun ve çevresinde başka büyük mağaza olmamasının etkisi büyüktür. Elbette çalışanlarda bir şeyler yapıyorlardır fakat yer konum önemli bence... Fakat akmerkez içinde dolaşmayı sevmiyorum. Tüm koridorlar birbirine benziyor insana içinde kaybolmuşluk hissi veriyor. Bu hiç hoş bir durum değil.Ancak kan kaybeden alışmerkezlerine gelince onlara söyleyecek sözüm yok. Kesinlikle halkla ilişkileri (alakaları) yok. Örneğin Capitol şöyle bir anket yapsaydı, sorsaydı ziyaretçilerine ve cevresinde yaşayan insanlara:
- Nasıl bir alışveriş merkezi görmek isterdiniz?
- Ben kesinlikle dışındaki o tuhaf çirkin renginden kurtulmasını dilerdim. Daha canlı renkler kullanmalarını önerirdim. Nitekim yaptılarda ancak eskisinden daha da kötü bir renk birşeyle kaplayarak??
Daha içine girmedim orda yazacak çok sey var ama bunu başkalarına bırakıyorum...

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmış olmalısınız.